YOUTUBE KANALIMIZI TAKİP EDİN >>> YOUTUBE KANALA GİRİŞ İÇİN TIKLA
geleceğim, bekle dedi, gitti
ben beklemedim,
o da gelmedi,
ölüm gibi birşeydi ama kimse ölmedi
özdemir asaf kısa şiirler
yeri yokmuş gibi bu hayatta
kaç kere öldü seven
kendini acıya teslim etmiş gibi
kaç kere sevişti
ağustos bitti..
eylül..
ekim..
kasım da biter bu gidişler..
şiirler bitmesin,
türküler bitmesin,
sen… hele ki sen…
sen hiç bitme……
kısa şiirler
“ben birini sevmiyordum.
o da beni sevmiyordu.
bir gün bir yerde randevulaştık.
ben gitmedim.
o da gelmedi.”
özdemir asaf – güzel şiirler kısa resimli
diyecekler ki arkamdan
ben öldükten sonra;
“o, yalnız şiir yazardı
ve yağmurlu gecelerde
elleri cebinde gezerdi.
yazık diyecek
hatıra defterimi okuyan;
ne talihsiz adammış
imanı gevremiş parasızlıktan. ”
muzaffer tayyip uslu
insan vardır fark edilmez süsünden,
kimi farksızdır koyun sürüsünden.
ama her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden.
/ ömer hayyam
eski bir sevdadan kurtulmuşum;
artık bütün kadınlar güzel;
gömleğim yeni,
yıkanmışım,
tıraş olmuşum;
sulh olmuş.
bahar gelmiş.
güneş açmış.
sokağa çıkmışım, insanlar rahat;
ben de rahatım.
orhan veli kısa şiirler
şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek,
her yanımdan geçenin yüzünde seni göreceğim.
her günaydın diyen sen olacak.
her yüzüme bakanda senin sıcaklığını hissedeceğim.
her gördüğüm resimde seni göreceğim,
her duyduğum şarkı sanki sana yazılmış gibi gelecek bana
bakarsın belli mi olur bende sana şarkılar yazarım…
şimdi sen gidiyorsun ya
arkana bile bakmadan her arkasını dönüp yoluna devam edende seni hatırlayacağım.
sadece sen olacaksın çevremde gezen insanlar..
şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek
sen geri gelene kadar…
”sonra belki çay içeriz.
şansımız varsa yağmur da yağar.
damlalara huzur yüklemece oynarız.
benim damlam seninkini alnından öper.
güzel şeyler olur belki.
sen gel bence…”
(bkz: lale müldür)
çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
seyir defterini başkası yazsın.
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
beni o limana çıkaramazsın…
nâzım hikmet ran kısa şiirler
bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu.
adın ekmeğe dönüşmüyor..”
güzel şiirler kısa resimli
önemli olan burada kimin yaşadığı değil
kimin öldüğü
ne zaman öldüğü değil
nasıl öldüğü
büyük insanların tanınmışları değil
adı sanı duyulmadan ölenleri önemli
ülkelerin tarihleri değil
insanların yaşamları önemli
masallar düşlerdir
yalanlar değil
ve insanlar değiştikçe
gerçekler de değişir
ve gerçekler durağanlaştığında
işte o zaman insanlar ölecekler
ve
böcek ateş ve seller
gerçek olacaklar…
kısa şiirler
ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorumun içine nal salmak demektir
ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim
“bir misafirliğe gitsem
bana temiz bir yatak yapsalar
her şeyi, adımı bile unutup
uyusam…
kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
nerde olduğumu hatırlamasam
hatta adımı bile unutsam…”
“saadet zamanı; avluya doğru oturmuşuz, sen ve ben.
endamımız çift, sûretimiz çift, rûhumuz tek, sen ve ben.
bulandıran palavralardan âzâde, gamsız bir keyif, sen ve ben.
sen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden. “
yeryüzü kimindir
toprağın derinliğinde tohuma can veren kim
deniz dalgalarından bulutları göğerten kim
ufuklardan bitkilere yaşam sunan rüzgârı estiren kim
yeryüzü kimindir, o baktığın güneşin ışığını gönderen kim
buğday başağının gözelerini inci ile dolduran kim
mevsimleri sırasıyla değişme özelliği veren kim
ey toprak ağası bu topraklara bir bak senin mi ki, değil
babanın tapulu malı değil, benim değil, bilirim kimdir kim
muhammed ikbal
“unutmak mı?
delisin…
gitmesem de bekler orada deniz.
gelirsem, bilmelisin
benim beklememdir burada deniz.
gitmek gibi geleceğim
denizin delisine
delinin denizi gibi
o ne kadar giderse..”
özdemir asaf
kısa şiirler – güzel şiirler kısa resimli
sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar
sesinde ne var biliyor musun
söyleyemediğin sözcükler var
bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım
sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım
zulmün önünde dimdik tut onurunu
sevginin önünde eğil kızım
“bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.”
t.uyar
bir pınarsın içilen ama hiç kanılmayan
seveni yanıltmayan, sevince yanılmayan
özlenen sen, özleyen sen, özleten sen
varken doyulmayansın, yokken dayanılmayan
eksile eksile akacak
kararsız bir hayat
ateş almaya geldimdi
bir buzulun üzerinde uyuyakaldım
gözlerim açık
geceleyin bir ses böler uykumu.
kokun zihnime kazınmış,
sesin kulaklarımda neşeli çocukları çağrıştırır.
ve gözlerin,o gözlerinde zaten nefes alıp verişim…
en uzak mesafe ne afrika’dir,
ne çin,
ne hindistan,
ne seyyareler
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan.
can yücel
kim söylemiş beni
süheylâ’ya vurulmuşum diye?
kim görmüş, ama kim,
eleni’yi öptüğümü,
yüksekkaldırımda, güpegündüz?
melâhat’i almışım da sonra
alemdara gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım fakat
kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
güya bir de galataya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz soluğu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı.
ya o, muallâ’yı sandala atıp,
ruhumda hicranın’ı söyletme hikâyesi?
“ve bağırdı annem tam kapıdan çıkarken,
yüreğini ört insanlar soğuk, üşürsün! “
mehmet uzun – güzel şiirler kısa resimli
seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum.
nazım hikmet ran kısa şiirler
söylenecek bir bahane hep vardır
ha bugün yalnız
ha günün ötesi
seni sevmek
beni harcamak olmayacaktı.
sana yüklediğim anlamları
senmişsin gibi düşünme
aldanırsın.
sen o anlamlarla
sadece bende varsın.
ben seviyorsam
sen bahanesin.
çay bardağında bırakılan
dudak payı kadar bile
uzak kalamam gözlerine
duydum ki bana darılmışsın
üzme beni arkadaşımsın
langur lungur, tarhana bulgur
bana gönül koyma, çay koy.
“al işte sana akşam
al işte sana gece
al işte sana sabah
topla topla yığ yılları
adına da yaşamak de!”
duyduğum yoktu ne vakittir
güvercin sesi, kumru sesi, pencerede;
içime gene
yolculuk mu düştü, nedir?
nedir bu yosun kokusu,
martıların gürültüsü havalarda;
nedir?
yolculuk olmalı, yolculuk.
doğanın bana verdiği bu ödülden
çıldırıp yitmemek için
iki insan gibi kaldım
birbiriyle konuşan iki insan.
özü bilmeden bilimi kurcalama
sözü bilmeden sohbette bocalama
”bunca yükle öleceksin” dedim hamala
”ölüm kolay! sen umuttan haber ver.” dedi.
”umut var oldukça dünyayı ver sırtıma.”
kim demiş haram nedir bilmez hayyam
ben helali haramı karıştırmam
seninle içilen şarap helaldir
sensiz içtiğimiz su bile haram
ömer hayyam
içime attım bana ağır gelen tüm gerçekleri. sustum,
yuttum soğuk sessizliği. suçlamadım, suçlayamam kimseyi. çünkü ben getirdim bu hale kendimi. gitmeler yormaz beklemek kadar gelmeyecek birini. ve hiçbir şey bir kargaşanın içinde yalnız kalmak kadar koymaz! hep bildim yerimi; ne bir adım geride, ne bir adım önde. şimdi bu yorgun ve yalnız gecede hesap soruyorum yüreğime:
boyundan büyük sevmek senin neyine?!!
kısa şiirler
adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..
yüreğim ıslaktır benim
kuytularda ağlamaktan
ve hafif uçuktur rengi
kurusun diye kaç kez
güneşe asılmaktan
akrep yelkovana kaç sensizlik daha borçlu ey sevgili?
seni sen geçmiyor zaman.
unutursun diyorlar zamanla
o zaman ne zaman?
dilin kıymetini; “ârif” olandan,
gözün kıymetini; “âmâ” olandan,
sözün kıymetini; “lâl” olandan,
ekmeğin kıymetini; “aç” olandan,
aşk’ın kıymetini; “hiç” olandan öğren!..
güzel şiirler kısa resimli
dünyanın yürümesini bekler kadın
inanmak için birkaç avuç kumun varlığına
lakin avuçlarından dökülürdü onun
tüm dünya gidene dek boşuna
seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan.
seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem sevmiyorum, hem de sevmiyorum seni.
sevgimin iki canı var seni sevmeye.
bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.
pablo neruda
ezberden aktarıyorum.
sen esirliğim ve hürriyetimsin.
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin.
sen memleketimsin.
sen ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin.
nazım hikmet ran- sen
ezberden aktarıyorum..
bilmem ki nasıl anlatsam
nasıl nasıl size derdimi
bir dert ki yürekler acısı
bir dert ki düşman başına
gönül yarası desem;
değil
ekmek parası desem;
değil
bir dert ki
dayanılır şey değil.
orhan veli kanık
ezberden aktarıyorum
ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda ?
dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle ?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce.
bir yer var biliyorum,
her şeyi söylemek mümkün ,
epey yaklaşmışım duyuyorum , anlatamıyorum.
orhan veli
yari ferhat olanın ellere ülfeti ne?
şirin ol katlanayım dağlar kadar derdine
henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka
sana gül bahçesini kim açar benden başka?
(cemal safi) kısa şiirler
insansız adalet olmaz
adaletsiz insan olur mu?
olur, olmaz olur mu!
ama, olmaz olsun
özdemir asaf. kısa şiirler
bir türkü söylediler, duydunuz mu..
bir kuşu vurdular, gördünüz mü..
böyle neden susuyorsunuz böyle..
güzelliğiniz çoğalıyor, öldünüz mü.
özdemir asaf
sen seni seveni
görmeyecek kadar
körsen seni
seven seni
sevdiğini söyleyecek
kadar gururludur
can yücel
aşk harmanında savruldum/hem elendim hem yuğruldum/kazana girdim kavruldum/meydana yenmeğe geldim.
ateş gibi birden parlayıp yanma/yanıp yanıp çevre yanın yandırma/kah karanlık kah aydınlık görünme/meydanda mum gibi yan deli gönül
güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa
bir an önce görülsün
diye akdeniz
toroslar’da ağaçlar
hep çocuk
kalır
sunay akın güzel şiirler kısa resimli
ben birini sevmiyordum.
o da beni sevmiyordu.
bir gün bir yerde randevulaştık.
ben gitmedim.o da gelmedi
çatlak yüreğimle türkülü yollara
düştüm ki o kadar olur
seke seke ben geldim
sike sike gidiyorum…
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
cemal süreya kısa şiirler
yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
-yaşama!
-ya bileydim?
yazar: mıydım
hiç: şiir.
ısmet özel
sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.
n. hikmet güzel şiirler kısa resimli
bana bir mektup geldi,
içinden ben çıktım.
özdemir asaf
bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usülsüz,
ulan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?
can yücel
dün sabaha karşı, kendimle konuştum.
ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
yokuşun başında bir düşman vardı,
onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.
özdemir asaf
mesafenin önemi yoktur..
burnunun dibinde olsa ne olacak??
seni anlamıyorsa,
ama birisi vardır ki dünyanın öbür ucunda..
en ihtiyaç duyduğun anda,
iki satırıyla bile olsa,
bir çırpıda yanı başında..
mesafe uzaklıklarda değil,
mesafe fedakarlıkta!
(bkz: özdemir asaf) güzel şiirler kısa resimli
şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken,
süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim ?
kısa şiirler
türküler bitti
halaylar durdu
horonlar durdu
al damar, mor damar, şah damar sustu
bahçeler put kesildi birer birer
meyveler salkım saçak taş.
bir bulut uçardı
başı boş bedava
yandı kül oldu.
hüzün geldi baş köşeye kuruldu
yoruldu yüreğim yoruldu.
ağaç büyür arkasında koşamam
kervan yürür peşi sıra düşemem
yıldız akar uçsam da yetişemem.
hüzün geldi baş köşeye kuruldu
yoruldu yüreğim yoruldu.
bedri rahmi eyüboğlu
“canım benim,
bilir misin, ‘canım’ dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.”
“öpüyorum ama doyamıyorum.
mutluluk ya da cehennem bu galiba. sana doymak, korkunç ahmaklık olur.
hadi gel …”
“seni cehennem bir hasretle öperim.”
ahmet arif
”mısralara işledim ufkumdaki sisleri
gözyaşlarımla yazdım sana bu bahisleri
bana kalsa bunları dünyada yazamam
aşkın dile getirdiği içimdeki hisleri “
e.k.
öptü beni : “- bunlar, kâinat gibi gerçek dudaklardır,” – dedi.
“bu ıtır senin icâdın değil, saçlarımdan uçan bahardır,” – dedi.
“ister gökyüzünde seyret, ister gözlerimde :
“körler onları görmese de, yıldızlar vardır,” – dedi.
nâzım hikmet ran kısa şiirler
fotoğraf
durakta üç kişi
adam kadın ve çocuk
adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş
adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
kadın güzel
güzel anılar gibi güzel
çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel
cemal süreya
köşe başını tutan leylak kokusu
yakamı bırak da gideyim.
oktay rifat
“sokakta giderken, kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım zaman
beni deli zannedeceklerini düşünüp
gülümsüyorum.“
orhan veli
herkes uyusun
bi seni uyutmam
bir de ben uyumam
herkes uyurken biz oluruz
biz uyumayalım
ellerim birine değsin
ısıtayım üşüdüyse
boşa gitmesin son sıcaklığım.
rıfat ılgaz
kaldı işte;
çayımız bardakta,
çocukluğumuz sokaklarda,
mutluluğumuz kursağımızda,
sevdiklerimiz uzaklarda,
gülüşlerimiz fotoğraflarda.
nazım hikmet kısa şiirler
ne doğan güne hükmüm geçer
ne halden anlayan bulunur
ah, aklımdan ölümüm geçer
sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur
ve gönül tanrısına der ki:
pervam yok verdiğin elemden
her mihnet kabulum , yeter ki
gün eksilmesin penceremden…
“bir misafirliğe gitsem,
bana temiz bir yatak yapsalar,
her şeyi; adımı bile unutup
uyusam…
kalktığımda yatağım hala lavanta koksa,
kekikli zeytinli bi kahvaltı hazırlasalar,
nerde olduğumu hatırlamasam,
hatta adımı bile unutsam…”
melih cevdet anday – kısa şiirler
ahmet arif şiirleri
0 Comments