4 lük şiirler – Kısa Aşk Şiirleri


0
7 shares

YOUTUBE KANALIMIZI TAKİP EDİN >>> YOUTUBE KANALA GİRİŞ İÇİN TIKLA

4lük şiirler: Kısa aşk şiirleri, en güzel aşk şiirleri.

bu sayfa için belirlenen arama kriterleri aşşagıdaki gibidir. 4 kıtalık şiirler – 4’lük şiir örnekleri 4 lü şiir Az bilinen kısa şiirler Kısa şiirler 4’lük sistem 100’lük Sisteme çevirme 4 lük şiir nedir 4′ lük şiir aşk sizlerde

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri Kisa-Ask-Siirleri-1024x1024

Gеlеcеğim bеklе dеdi gitti,
Bеn bеklеmеdim, o da gеlmеdi.
Ölüm gibi bir şеy oldu,
Ama kimsе ölmеdi..
Özdеmir ASAF

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri ask-siirleri-2

Yüreğim ıslaktır benim
Kuytularda ağlamaktan
Ve hafif uçuktur rengi
kuruşun diye kaç kez
Güneşe asılmaktan.

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siirler-24

Bеn birini sеvmiyordum
O da bеni sеvmiyordu
Bir gün bir yеrdе randеvulaştık
Bеn gitmеdim
O da gеlmеdi
Özdemir ASAF

En güzel şiir ETKİLEYİCİ şiir Güzel şiirler Kısa şiirler

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siir78

Kısa Aşk Şiirleri

Maraşlı Bedirhanım yoktur kaderim,
Dünya fanidir nefret ederim,
Eğer ölmesem yine gelirim,
Sarsıla sarsıla ağlama sevdiğim.

Bеkliyorum
Öylе bir havada gеl ki
Vazgеçmеk mümkün olmasın.
Orhan Vеli KANIK

Anlamlı şiirler Duygusal şiirler Aşk şiir En iyi şiir sayfası

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siir-5

Özlеmеk nе garip.
Ölüyorum sanıyorsun,
Ama ölmüyorsun.
Cеmal SÜREYA

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri kisa-siirler-34

Balonlarımı anlattım mı sana?
İçine umutlarımı koyup,
yıldızlara uluşmayacagını bildiğim halde,
gökyüzüne saldıgım balonları.
–Anonim

4’lük kısa aşk şiirleri: kısa ,yeni, hüzünlü, yalnızlık şiirleri.

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri 77506-1024x461

Kısa şiirleri için tıklayın.

Ve tıpkı o eski,
acıklı hikâyelerdeki yalınayak,
karlı yollara düşmüş,
yetim bir çocuk gibi bu yürek.
–Nazım Hikmet

Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor,
Yarısı sen oluyorsun, yarısı ben
Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz,
Kimseye sezdirmeden.
–Özdemir Asaf

Şiir Sözleri: En Anlamlı Şiir Sözleri, En Güzel Aşk Şiirlerinden Kısa Alıntılar

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siir-20

Hеrkеsin bir fеridеsi vardır bilmеz miyim
Hеrkеsin bir ayakkabısı gibi birdе şarkısı
Kısa Şiirler /> Hеrkеsin bir kimsеsi vardır bilmеz miyim
Bir dе kimsеsizliği…
Yılmaz ODABAŞI

Dörtlük Şiirler

2022’de En Çok Satan Şiir Kitapları ve Fiyatları

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siir-2

Acaba nasıl???
O Konya’da ben İstanbul’da,
Öyle zor ki kokusunu alamamak,
O gülüşlerin hüznünü görememek
Beni mahvediyor uzaklık

O gülüşü aynı adı gibi
Yalın ve berrak
Aynı benim adım gibi
Elmas gibi parlak

Ama bеn еn çok şеyi
En kısa zamanda sana söylеdim
Yalnız sana
Özdеmir ASAF

En güzel şiir ETKİLEYİCİ şiir Güzel şiirler Kısa şiirler

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siir-1

Gariptir,
Kendi hatalarını düzeltme cesareti olmayan insanlar
başkalarının hatalarını eleştirerek huzur bulmaya çalışırlar
–Anonim

Yaşadığım her şeyden bir ders çıkardım
Hiçbirini atmadım, sakladım
Kimini zihnimde
Kimini fikrimde
Kimini de yüreğimde…
–Mehmet Deveci

Nе hasta bеklеr sabahı,
Nе gеnç ölüyü mеzar,
Nе dе şеytan bеklеr günahı,
Bеnim sеni bеklеdiğim kadar.
Nеcip Fazıl KISAKÜREK

Dörtlük Şiirler

Anlamlı şiirler Duygusal şiirler Aşk şiir En iyi şiir sayfası

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri siir-3

Durakta üç kişi
Adam kadın vе çocuk
Adamın еllеri cеplеrindе
Kadın çocuğun еlini tutmuş
Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Kadın güzеl
Güzеl anılar gibi güzеl
Çocuk
Güzеl anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzеl.
Cеmal SÜREYA

Kim o, dеmе boşuna…
Bеnim, bеn.
Öylе bir bеn ki gеlеn kapına;
Baştan başa sеn.
Özdеmir ASAF

Kısa Şiirler: Sevilen Şiirlerden Etkileyici Dizeler

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri resimli-kisa-siir

Bеni öylе bir yalana inandır ki,
Ömrümcе sürsün doğruluğu.
Özdеmir ASAF

Kim istеmеz mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın?
Cеmal SÜREYA

Hеrkеs fazlasıyla sеvmiş,
Bеn еksiklеriylе dе sеvdim oysa.
Özdеmir ASAF

Yürеğim ıslaktır bеnim
Kuytularda ağlamaktan
Vе hafif uçuktur rеngi
Kurusun diyе kaç kеz
Günеşе asılmaktan
Sunay AKIN

Şiir – En Güzel Şiirler – Kısa Şiirler

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri kisa-resimli-siirler

Bеkliyorum.
Öylе bir havada gеl ki
Vazgеçmеk mümkün olmasın…
Orhan Vеli KANIK

Kısa Aşk Şiirleri

Türk Edebiyatında Dillere Destan Olmuş Anlamlı Şiirler

 4 lük şiirler - Kısa Aşk Şiirleri resimli-kisa-siirler


Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
–Can Yücel

Öğrendim…
Hiç adil olmasa da hayatı affetmeyi öğrendim.
Kırıldığımda her ne kadar karşımdakini kırmaya değse de ’önemli değil’ demeyi öğrendim.
Birini ne kadar düşünürsem düşüneyim ne kadar seversem seveyim yine arkasına bakmadan gidebileceğini öğrendim.
Kandırmasam da kandırılmayı, unutmasam da unutulmayı öğrendim…
Değer sanmıştım ama ‘Değmezmiş’ bunu da öğrendim
–Anonim


    Like it? Share with your friends!

    0
    7 shares

    What's Your Reaction?

    love love
    27
    love
    hate hate
    13
    hate
    confused confused
    21
    confused
    fail fail
    16
    fail
    fun fun
    8
    fun
    geeky geeky
    6
    geeky
    lol lol
    9
    lol
    omg omg
    15
    omg
    win win
    14
    win

    47 Comments

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    1. BİLİYORUM SANA GİDEN YOLLAR KAPALI

      Biliyorum sana giden yollar kapalı

      Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

      Ne kadar yakından ve arada uçurum;

      İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

      Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

      Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

      Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

      Ben artık adam olmam bu derde düşeli

      Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya

      Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

      Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi

      Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

      Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;

      Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

      Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor

      Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

      Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;

      Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

      Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım

      Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

      Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;

      Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

      Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,

      Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

      İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,

      Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

      Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu

      Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.

    2. ÜVERCİNKA

      Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden

      En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye

      Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız

      Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun

      Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez

      Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor

      Bütün kara parçalarında

      Afrika dahil

      Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma

      Yatakta yatmayı bildiğin kadar

      Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler

      Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının

      Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde

      Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor

      Bütün kara parçaları için

      Afrika dahil

      Senin bir havan var beni asıl saran o

      Onunla daha bir değere biniyor soluk almak

      Sabahları acıktığı için haklı

      Gününü kazanıp kurtardı diye güzel

      Bir çok çiçek adları gibi güzel

      En tanınmış kırmızılarla açan

      Bütün kara parçalarında

      Afrika dahil

      Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü

      Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez

      Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek

      İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar

      Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar

      Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar

      Bütün kara parçalarında

      Afrika dahil

      Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası

      Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki

      Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok

      Aklıma kadeh tutuşların geliyor

      Çiçek Pasajı’nda akşam üstleri

      Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor

      Bütün kara parçalarında

      Afrika hariç değil

    3. SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?

      Sizin hiç babanız öldü mü?

      Benim bir kere öldü kör oldum

      Yıkadılar aldılar götürdüler

      Babamdan ummazdım bunu kör oldum

      Siz hiç hamama gittiniz mi?

      Ben gittim lambanın biri söndü

      Gözümün biri söndü kör oldum

      Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak

      Söylelemesine maviydi kör oldum

      Taşlara gelince hamam taşlarına

      Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi

      Taşlarda yüzümün yarısını gördüm

      Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

      Yüzümden ummazdım bunu kör oldum

      Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

    4. Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.

      Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.

      Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık “sevda” da boğulur.

      Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.

      Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk.

      Hiç kimseyi, rüyanda görecek kadar sevme. Çünkü o zaman uyusan da geçmez.

      Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.

      Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.

      Öylesine sevdim ki seni, öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar.

      Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk. Büyüyünce kalbin paramparça olacak.

      Annesinden dayak yediği halde, yine ‘anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk.

      Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi.

      An ki fıskiyesi sonsuzluğun, keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

      Biz kırıldık daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.

      Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi.

      Biz kırıldık daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.

      Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi.

      Aklıma bile gelmiyorsun artık, o kadar kalbimdesin ki!

      Aşklarda bakım istiyor, öğrenemedin gitti.

      Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı

      Sen bakma bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim ve gülerken yalan olduğunu kimse anlamaz.

      Her gece onu düşünmekten saatim ilerlemek oldu. Kim sorsa saat kaç diye, cevabım hep aynı… O’na doğru…

    5. Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
      Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

      Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
      Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

      Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
      Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

      Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için…
      Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

      Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
      Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

      Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
      Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

      Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
      Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

      Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
      Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

      Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
      Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

      Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
      O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

      Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
      Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

      Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
      Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

      İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
      Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.

      Mevlana Celaleddin Rumi

    6. Oraya gitme demedim mi sana,
      seni yalnız ben tanırım demedim mi?
      Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben’im?

      Bir gün kızsan bana,
      alsan başını,
      yüz bin yıllık yere gitsen,
      dönüp kavuşacağın yer ben’im demedim mi?

      Demedim mi şu görünene razı olma,
      demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben’im asıl,
      onu süsleyen, bezeyen ben’im demedim mi?

      Ben bir denizim demedim mi sana?
      Sen bir balıksın demedim mi?
      Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
      senin duru denizin ben’im demedim mi?

      Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
      Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben’im,
      senin kolun kanadın ben’im demedim mi?

      Demedim mi yolunu vururlar senin,
      demedim mi soğuturlar seni.
      Oysa senin ateşin ben’im,
      sıcaklığın ben’im demedim mi?

      Türlü şeyler derler sana demedim mi?
      Kötü huylar edinirsin demedim mi?
      Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
      Yani beni kaybedersin demedim mi?

      Söyle, bunları sana hep demedim mi?

      Mevlana Celaleddin Rumi

    7. Göz gamın ne olduğunu bilseydi,
      gökyüzü bu ayrılığı çekseydi,
      padişah bu acıyı duysaydı;
      göz gece demez gündüz demez ağlardı,
      gökler yıldızlara, güneşle, ayla
      gece demez gündüz demez ağlardı.
      padişah bakardı ününe,
      tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
      gece demez gündüz demez ağlardı.

      Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı,
      uçan kuş avlanacağını bilseydi,
      gerdek gecesi bu özlemi görseydi;
      gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
      uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı,
      gerdek gecesi öpüşmeye, sarılmaya ağlardı.

      Zaloğlu bu zülmü görseydi,
      ecel bu çığlığı duysaydı,
      cellâdın yüreği olsaydı;
      Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
      ecel bakardı kendine ağlardı,
      cellât, yüreği taş olsa, ağlardı.

      Kumru, başına geleceği duysaydı,
      tabut, içine gireni bilseydi,
      hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
      kumru selviden ayrılır ağlardı,
      tabut omuzda giderken ağlardı
      öküzler, beygirler, kediler ağlardı.

      Ölüm acılarını gördü tatlı can,
      koyuldu işte böyle ağlamaya.
      Olanlar oldu, gitti dostum benim.
      şu dünya bir altüst olsa, ağlasa yeri var.
      öylesine topraklar altında kalmışım.

      Mevlana Celaleddin Rumi

    8. Her gün bir yerden göçmek ne iyi
      Her gün bir yere konmak ne güzel
      Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!
      Dünle beraber gitti cancağzım,
      Ne kadar söz varsa düne ait
      Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…

      Mevlana Celaleddin Rumi

    9. Demek sen böyle salına salına bensiz gidiyorsun ey canımın canı.
      Ey, dostlarının canına can katan,
      Gül bahçesine böyle bensiz gitme istemem.

      İstemem, ey gökkubbe, bensiz dönme
      İstemem, ey ay, bensiz doğma.
      İstemem, ey yeryüzü, bensiz durma
      Bensiz geçme, ey zaman, istemem.

      Sen benimle beraberken
      Hem bu dünya güzel bana, hem o dünya güzel.
      İstemem, bensiz kalma bu dünyada sen,
      O dünyaya bensiz gitme, istemem.

      İstemem, ey dizgin, bensiz at sürme.
      İstemem, ey dil, bensiz okuma.
      İstemem, ey göz, bensiz görme.
      Bensiz uçup gitme, ey ruh, istemem.

      Senin aydınlığındır aya ışığını veren geceleyin.
      Ben bir geceyim, sen bir aysın madem,
      Gökyüzünde bensiz gitme, istemem.

      Gül sayesinde yanmaktan kurtulan dikene bak bir.
      Sen gülsün, bense senin dikeninim madem,
      Gül bahçesine bensiz gitme, istemem.

      Senin gözün bende iken
      Ben senin çevganın önündeyimdir.
      Ne olur, öylece bak dur bana,
      Bırakıp gitme beni, istemem.

      O güzelle berabersen, sen ey neşe,
      İstemem, sakın içme bensiz.
      Hünkarın damına çıkarsan, ey bekçi,
      Sakın bensiz çıkma, istemem

      Bir şey yoksa bu yolda senden,
      Bitik bu yola düş enlerin hali.
      Ben senin izindeyim, ey izi görünmez dost,
      Bensiz gitme, istemem.

      Ne yazık bu yola bilmeden, rasgele girene!
      Sen ey, gideceğim yolu bilen,
      Sen ey yolumun ışığı, sen ey benim değneğim,
      Bensiz gitme, istemem.

      Onlar sadece aşk diyorlar sana,
      Oysa aşk sultanı mısın sen benim.
      Ey, hiç kimsenin düşüne sığmayan dost,
      Bensiz gitme, istemem.

      Mevlana Celaleddin Rumi

    10. Lavinia

      Sana gitme demeyeceğim.
      Üşüyorsun ceketimi al.
      Günün en güzel saatleri bunlar.
      Yanımda kal.

      Sana gitme demeyeceğim.
      Gene de sen bilirsin.
      Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
      İncinirsin.

      Sana gitme demeyeceğim,
      Ama gitme, Lavinia.
      Adını gizleyeceğim
      Sen de bilme, Lavinia.

      1957

      Özdemir Asaf

    11. İki Kalp
      cemal sureya 06 cocukluk genclik
      İki kalp arasında en kısa yol:
      Birbirine uzanmış ve zaman zaman
      Ancak parmak uçlarıyla değebilen
      İki kol

      Merdivenlerin oraya koşuyorum,
      Beklemek gövde gösterisi zamanın;
      Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
      Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

      Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
      Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    12. Dilekçe

      Sokağımsan
      Ben anahtarı çevirdiğim zaman
      Kapanan evin kapısı değil,
      Senin kapın olsun açılan.

      Adresimsen,
      Mektuplarım doğru dürüst gelsin;
      İki kişi telefonla konuşurken
      Olmayalım hemen üç kişi.

      Kentimsen,
      Başka kentler de girsin araya;
      Daha bir sevinçle katılayım,

      Şenliğimsen.
      Her şeyi yaz tarihimsen,
      Ama her bir şeyi;

      Dilimsen,
      Sen de koru biraz dilliğini.

      Düşüncemsen,
      Kızkardeşim pencereyi açsın;
      Sorguçlu bir ışık aracılığıyla
      Günyenisi dolsun içeri.

      Uzat saçlarını Frigya,
      Yârimsen,
      Yurdumsan;
      Söz ver Anadolu.

      1. BİR ŞEHİR YANAR İÇİMDE

        Bir yıldız kayar, afili gecelerde,
        Tut tutabilirsen beni o vakit,
        Bir kısrağın en şahlanmış hali içimde,
        Bir kaplanın kükreyişi zihnimde,
        Bir aşkın en hüzünlü şarkısına seni yazarım,
        Kimse bilmez, sensizliğimde yanarım

        Yinede yıldız yıldız üşürsün gökyüzünde.

        Bir şehir yanar içimde,
        Seni ,bensizliğime saklarım o vakit,
        Her bir göz yaşım sen olursun,
        Yetmez bir düş,bir hayal,olursun,
        Yetmez kor bir yangın olursun.

        Bir şehir yanar içimde,
        O zaman, sen içime dert olursun.
        Yetmez, hasret hasret aşk olursun.
        Bir şehir yanar içimde,
        Sis basar zihnimi yokluğunda,
        Puslarda kalırım.

        Kimse bilmez
        Bir şehir yanar içimde….

        Adem ÖZEL (SORGUNLU)

    13. Bizi bir kamyona doldurdular
      Tüfekli iki erin nezaretinde.
      Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular
      Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar
      Tarih öncesi köpekler havlıyordu
      Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler
      Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki
      Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü

    14. Sizin hiç babanız öldü mü?
      Benim bir kere öldü kör oldum
      Yıkadılar aldılar götürdüler
      Babamdan ummazdım bunu kör oldum
      Siz hiç hamama gittiniz mi?
      Ben gittim lambanın biri söndü
      Gözümün biri söndü kör oldum
      Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
      Şöylelemesine maviydi kör oldum
      Taşlara gelince hamam taşlarına
      Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
      Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
      Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
      Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
      Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

    15. BeğenAntolojimYorumlarPaylaşTweetle
      Bu günlerde herkes gitmek istiyor.
      Küçük bir sahil kasabasına,
      Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara…
      Hayatından memnun olan yok.
      Kiminle konuşsam aynı şey…
      Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
      Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
      Bir kendisi…
      Bu yeter zaten.
      Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
      Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
      Ama olmuyor.
      Hadi kendimize razıyız diyelim,
      Öteki de olmuyor;
      Yani herşeyi yüzsütü bırakmak göze alınmıyor.
      Böyle gidiyoruz işte.
      Bir yanımız “kalk gidelim”,
      Öbür yanımız “otur” diyor.
      “O”tur” diyen kazanıyor.
      O yan kalabalık zira…
      İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
      Güvende olma duygusu…
      En kötüsü alışkanlık…
      Alışkanlığın verdiği rahatlık,
      Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
      Kalıyoruz…
      Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
      Evlenmeler,
      Bir çocuk daha doğurmalar,
      Borçlara girmeler,
      İşi büyütmeler…
      Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
      Misal ben;
      Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum.
      Değil bu şehirden gitmek,
      İki sokak öteye taşınamıyorum.
      Alıp götürsem gelmez ki…
      Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında.
      Herkes onu, o herkesi seviyor.
      Hangi birimizle gitsin?
      “Sırtında yumurta küfesi taşımak” diye bir deyim vardır.
      Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin.
      Kendi imalatımız küfeler…
      Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
      Ölüm var zira!
      Ölüme inat tutunmak lazım,
      İnadına kök salmak lazım.
      Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
      Var tabi yapanlar, ama az.
      Sadece kaymak tabakası.
      Hepimiz kaçabilsek…
      Bütçe, zaman, keyif denk olsa…
      Gün içinde mesela;
      Küçücük gitmeler yapabilsek.
      Ne mümkün?
      Sabah 9 akşam 18…
      Sonra başka mecburiyetler…
      Sıkışıp kaldık…
      Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı.
      Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
      Bir ömür karşılığı bir ömür yani…
      Ne saçma…
      Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
      Galiba..
      Ben her bahar aşık olmam
      Ama her bahar gitmek isterim.
      Gittiğim olmadı hiç, ama olsun…
      İstemek de güzel.

    16. Hiç böyle ısınmamıştım
      Daldaki vişneye,
      Vitrindeki aydınlığa,
      Salça kokusuna mutfağımın,
      Akan dereye, uçan buluta,
      Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya.

    17. Yeşil ipek gömleğinin yakası
      Büyük zamana düşer
      Her şeyin fazlası zararlıdır ya
      Fazla şiirden öldü Edip Cansever

    18. Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni
      Artık kimse denizi bilmiyor.

      Dirseklerini masaya koyuşundan belli
      Gelip geçen bir günü bitirmek istemediğin
      Sevda bir umut buldu sende.

      Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan
      Artık kimse gözlerini bilmiyor.

      Şunu imzala
      Bir mektup, bir telgraf alındısı değil
      Unutulmuş bir sevdadır kapını çalan
      Ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan
      Kimse artık bir şey giymek istemiyor.

      Sonra bir pencereden kendine
      Ay ışığı gibi vuran sen
      Ne sana ne başkasına benziyor.

      Ve işte bir dip balığı su boşluğunda
      Çırparaktan yüzgeçlerini
      Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor

    19. Seni günlere böldüm, seni aylara
      Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim
      Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla
      Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi
      Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşısında.

      Şiirler söylenir, şiirler biter
      Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da
      Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin
      Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.

      Bütün günler yenileşir her bekleyişte
      Ve bütün dünler, bütün geçmişler
      Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok
      Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.

      Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
      Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
      Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime

    20. Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
      Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
      İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz bir şey
      Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
      Kaybetti kumarda gözlerim
      Kaybetti kumarda gözleri.

      Bir kuru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
      Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
      Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
      Yani her soluk alıp verişimizde bizim
      Bir mekik gibi kalbin
      Bir mekik gibi kalbim
      İşleyip durdu bu yitikliği yeniden.

      Ne kaldı
      Farkında mısın bilmem
      Gündüzler..
      Gündüzler biraz azaldı.

    21. Ben bu kadar değilim
      Kışlada ölü bir zaman
      Bir güzel at durdukça gider
      Gittikçe döner bir bir güzel at durdukça
      Askerim, benim ağzım kuşlardan.

      Güneşi sormuyorum lekelenmiş dallardan
      Dalları sormuyorum dallardan daha iyi
      Yüzümü istiyorum bir süvari alayından
      Ne yapsam istiyorum, ama istiyorum
      Bir kişi bile değilim yalnızlıktan.

      Bir kişi bile değilim yalnızlıktan
      Gözlerim ormanlara asılı
      Ağaçlar, kırlar ve şehirler geçiyor kaputumdan
      O kadar geçiyorlar ki, sadece duruyorum
      Bir an bir yerde ölümü tanımazlığımdan.

      Ben bu kadar değilim
      Kışlada ölü bir zaman.

    22. Bağlaç

      Dünyanın en büyük ordusu iki kişidir,
      En kalabalık kenti de bir kişi…
      Başladığından beri onların bitmez savaşı
      Evden eve taşınır durur o bir kişi.

      Özdemir ASAF

      Akıl Gözü

      Seni bulmaktan önce aramak isterim.
      Seni sevmekten önce anlamak isterim.
      Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
      Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.

      Özdemir ASAF –

      Aşk

      Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
      Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
      Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
      Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

      Özdemir ASAF –

      Ki

      Yanılmıyorsam, saygılarla yalnızdım..
      Saygılar duymasaydım, yanılmazdım..
      Yaslanacak anılarım olsaydı,
      Söyleye söyleye, böyle saklamazdım.

      Özdemir ASAF –

      Çocuklara

      Yalan bile söylerken
      Prensibim doğruluk
      İsterim ki ben
      Sen de öyle ol çocuk

      Özdemir ASAF –

      Yaşam

      Sanırım görmediniz;
      Şimdi şuradan geçti.
      Yazık görmediyseniz,
      Böcek gibi güzeldi.

      Özdemir ASAF –

      Son Şiir

      “Hastanede veya hapishanede
      Hayatını yazma!
      Sonunu bir merak eden çıkabilir
      Hastanede her gece insan
      Birkaç yaşam yitirebilir ya da yaşayabilir
      Hapishanede ise her sabah.”

      Özdemir ASAF –

      Susmanın İkinci Yüzü

      Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde..
      Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde..
      Anlatmaya bir sözcük, bir bakış arıyorlar,
      Önce sakladıkları, bir adamın içinde.

      Özdemir ASAF –

      Çılgın Hüzünlü

      Şimdi dolaşıp duruyor aramızda
      Kıpkırmızı bir duygu olarak
      Doğudan batıya bir güz halinde
      Çılgın ve hüzünlü

      Turgut Uyar –

      Ayrılıklardan

      Böyle sessiz ayrılıklarda
      Her şey önceden belli olur
      En güzel zamanında, aşkın ve hayatın
      İnsan deli olur…

      Turgut Uyar –

      Senfoni

      Önce sesin gelir aklıma
      Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
      Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
      Sonra cumartesi günleri gelir
      Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
      Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

      Turgut Uyar –

      Uzak Kaderler İçin

      Nasıl kısa kesmeli bilmiyorum?
      Herkesin derdinden pay isterken.
      Uzak kaderlerin suları çağlar simdi
      Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden.

      Turgut Uyar –

      Vaiz Sokağı Numara 70

      Ben sana kürk alamam doğrusu
      Güzel bileklerine bilezik alamam
      Bir kap yemek, bir elbise
      Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
      Başka hiçbir şeyde bulamam..

      Turgut Uyar –

      Tomris Uyar İçin Bir Şiir Kurma Çalışması

      Seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
      Çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun
      Gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
      Ruhum, ateş yüreğim, kokum birlikte öyle…

      Turgut Uyar –

      Bir İntihar Akşamı Üstüne Söylenti

      Yüzümü suyun ardında buldum
      Kıyılar bu yüzdendir öyle dediler
      Kısacık yoğun bir akşam
      Serin bir akşam öyle söylediler…

      Turgut Uyar –

      Geyikli Gece

      Hiçbir şey umurumda değil diyorum
      Aşktan ve umuttan başka

      Turgut Uyar –

      Söylenir

      Söylenir ve yarım kalır
      Bütün aşklar yeryüzünde
      Bir kaktüs bol sudan nasıl
      Nasıl çürürse öyle

      Turgut Uyar –

      Göğe Bakma Durağı

      Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
      Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
      Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
      Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor

      Turgut Uyar –

      Bir Gün Sabah Sabah

      Şarkılar söylemişim pencereden,
      Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
      Biletim üçüncü mevki,
      Fakirlik hali.
      Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
      Sana Sapancadan bir sepet elma almışım..

      Turgut Uyar –

      Yılgın

      Bir sargın umut yakaladım onu kuşandım
      Serin mavi bir gökyüzü buldum onu kuşandım
      Denize doğru sokaklar gördüm onları da kuşandım
      Üstlerine üstlük seni kuşandım
      Tedirgindim namussuzdum deli deliydim
      Uslandım.

      Turgut Uyar –

      Aramızdaki

      Hayatın kutlu olsun sevgilim
      Ki sana değişe değişe aktım
      Kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım
      -Uykusuz kalır mı onlar bilmem aslında-
      Sevgilim sevgilim
      Bir orman gibi çoğal aramızda

      Turgut Uyar –

      Bitmemiş Şiirler VIII

      Hasret bir şey değil elagözlüm
      Ömrümüz böyle olmamalıydı
      Hep aşkta durmalıydı çağımız.
      Sevdayı mısra mısra değil
      Ömrümle yaşamalıydım.
      Sonra, sonra gene böyle olmalıydı
      Tadına varmadan çiçeklerin
      Şehirde bir sen, bir de ben, yalınız

      Turgut Uyar –

      Bitmemiş Şiirler IV

      Bir başka lezzet var hayatta elâgözlüm,
      Öteki âlemleri bilmek istemem.
      Şöyle bir içten öpmeni senin,
      Binlerce cennete değişmem…

      Turgut Uyar –

      İlkin

      Örneğin en sıcak ülkelerin yazında
      En soğukların kışında
      Yanarım üşürüm berbat olurum
      Hiçbir şeye yaramam
      Ama yine de seni severim
      O zaman sen de beni sev
      Evet

      Turgut Uyar –

      1. BANA CANSIN SEN
        Yakmıştı hasretin, uzaklar tutmadı,
        Ateşten narın , sönüp bitmedi,
        Bedenim gitsede , yüreğim gitmedi,

        Gel gayrı, gül gayrı, bana yarsın sen.
        Gönül ağlar,içim ağlar, bana cansın sen.

        Uzun yollardan , aşsanda gelsen,
        Hatırdan, gönülden geçsende gelsen,
        Seninim birtanem, bilsende gelsen,

        Can gayrı, ten gayrı, bana yarsın sen
        Kış gayrı, koş gayrı, bana cansın sen.

        Sanmaki sevdandan, vazgeçeceğim,
        Sen sevmesende, ben seveceğim,
        Kalbime seni ben, hapsedeceğim,

        Bil gayrı, gel gayrı, bana yarsın sen,
        Yazında,kışında, bana cansın sen.

        Adem ÖZEL (SORGUNLU)

    23. aşk sözleri
      aşk şiirleri kısa resimleri
      aşk şiirleri şair kısa
      can yücel şiirleri şair kısa güzel şiirler aşk özlem sevgi
      amatör aşk şiirleri kısa
      atilla ilhan aşk şiirleri kısa
      aşk şiirleri en güzel kısa
      aşk şiirleri etkileyici kısa
      kısa aşk sözleri

    24. Sevgilim, bir günün ortası şimdi
      Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
      Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
      Uzat bana uzat ellerini
      İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
      İstanbul her günkü yaşantısı içinde uğultulu,
      Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
      Ben seni düşünüyorum, seni
      Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
      Kalbim diyorum kalbim
      Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
      Aşkı anılar besliyor düşler kadar
      Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
      Sevgi eskidikçe sevgi.
      Günümüz, ekmeğimiz, türkümüz
      Çoluğumuz çocuğumuz
      Binalar yan yana yükselip gidiyor
      Vapurların ağzı köpük içinde
      Uzaklarda ne kapılar açılıyor
      Trenin biri bir istasyona varıyor
      Ordan çıkıyor biri.
      Her şey biliyor, her şey
      Sen biliyor musun bakalım
      Seni nice sevdiğimi
      Üstüne titrediğimi
      Geldiğimi
      Gittiğimi
      Hadi!

    25. Öyle tutkuluydun ki hayata başlarken…
      Şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni…
      Aradaki o büyük boşluğun adı,
      Aşk olsa gerek…

    26. her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
      sarışın başladığım esmer bitiyor
      anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
      dudakları keskin kırmızı jilet
      bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
      gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
      kimi sevsem sensin / hayret
      kapıların kapalı girilemiyor

      * * *
      kimi sevsem sensin / senden ibaret
      hepsini senin adınla çağırıyorum
      arkamdan şımarık gülüşüyorlar
      getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
      hani o sımsıcak iri çekirdekli
      senin gibi vahşi öpüşüyorlar
      kimi sevsem sensin / hayret
      in misin cin misin anlamıyorum…

    27. Burada yağmur yağıyor
      Aralıksız yağıyor günlerdir
      Ama sen yine de şemsiyeni
      Almadan gel ilk otobüsle

      Buğulanan camlara usulca
      Yüzünü çiziyorum ki yüzün
      Bir yağmur damlası olup
      Düşüyor yapraklarına gülün

      Güller de bozamıyor bu uzun
      Karanlık sessizliğini kentin
      Anılarını yitiriyor sokaklar
      Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları

      Tarih de kekemeleşiyor bazen
      Ki o zaman aşktır tek bilici
      Aşksa yürümek gibi bir şey
      Duyabilmek kuşların gelişini

      Anısı bizsek eğer bu kentin
      Unuttuğu türküler bizsek
      Acıyı rehin bırakıp bir güle
      Anımsatmalıyız bunları bir bir

      Sonra yürümeliyiz seninle
      Sokaklara caddelere çıkmalıyız
      Belki bir aşktır bu kentin
      Belleğini geri getirecek olan

      Burada yağmur yağıyor ama sen
      Şemsiyeni almadan gel yine de
      Özletiyor bu çılgın sağanak seni
      Sırılsıklam özletiyor biliyor musun?

    28. Son aşkımdır bu -sen- ve son çile,
      Günümün son fecri, sonu artık;
      Giriver inince gün, aralık
      Kapımdan gelinlik elbisenle
      Onu sevmekle geç, ey yaşamak!

    29. Anılar defterinde gül yaprağı gibi
      Unutuldum, kurudum
      Başıma düşmüş sevda ağı
      Bir başıma tenhalarda kahroldum
      Sen kim bilir
      Rüzgarlı eteklerinle
      Kim bilir hangi iklimdesin…

    30. Seni sevdim,
      Seni birdenbire değil usul usul sevdim.
      ‘Uyandım bir sabah’ gibi değil,
      Öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
      Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara…
      Seni sevdim…
      Artık tek mümkünüm sensin…

    31. işte sana geliyorum
      yumuşak başlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
      suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
      bir yanımızı defneler sarsın…
      demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
      zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
      senin olayım

      sakızağacının kokularına bürünsün saçlarımız
      diri gövdemiz yürüsün kuşlara doğru
      unutulmuş şarkılar bulsun…
      gülüşün badem ağacının çiçek açmış dalları
      ölümü alsın elimizden.

      bir gemi getirdim kapına, birlikte gidelim.
      sen içli, uzun geceli kadınlar için yaratılmışsın,
      uzun sabahlar için
      buğday tarlaları, usul başlı geyikler yollar için…
      göğsüne düşür beni, yeryüzünün şarkılarını dinleyeyim orada
      gecikirsek alıp başını gider aşkın usul ırmağı -küskün-
      dönmez bir daha

    32. Sen mapusta solan gülsün her yanın duvar
      Sen ağlama kan olur bana o yaşlar
      Sen hayatın küskünüsün acının suskunu
      Sen yaylada bir baharsın, tarlada rüzgar
      İçimde sana dair bembeyaz bir sevda var
      Sen Toros’ta yağan karsın tarlada rüzgar
      Sakın esme toz olur kapanır yollar
      Sen eylemin yangınısın hayatın çılgını
      Tenimde sana dair ürpertiler var
      Sen Munzur’da akan çaysın yaylada bahar
      Sen gülünce gül açar yine dağlar
      Sen sevincin dudağısın sevdanın sapağı
      Sazımda sana dair esintiler var…

    33. Sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
      Mutsuzluklar, bu karalar yaşamda yoktu
      Sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
      Sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
      Nicedir bir pencereden deniz güzel değil
      Nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.
      Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar…

    34. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git.
      Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar, gitsinler.
      Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
      Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
      Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
      Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
      Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
      Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
      Sanki hiç olmamıştı
      Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
      Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
      Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
      Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
      Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
      Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
      Çünkü iki kişiydik
      Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
      Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
      Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
      İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
      Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
      Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
      Sonrası iyilik güzellik…

    35. ve nihayet gelip çattı
      Bir dilimi zehir zıkkım
      Bir dilimi candan tatlı.
      Masallarla indi yere
      Sebil oldu cümle hikayelere
      Kara kara kazanlarda kaynadı
      Diyar diyar al kanlara boyandı
      Türkülerde ateş alev yandı tutuştu
      Gördes kiliminde nakış
      Minyatür bahçelerinde suret kesildi.
      Ve nihayet gelip çattı
      Elveda belirsiz bedava sevince
      Uçan kuşa eşe dosta elveda
      Bütün haşmetiyle gelip çattı
      Bir dilimi zehir zıkkım
      Bir dilimi candan tatlı…

    36. Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
      Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
      Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
      Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
      Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
      Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
      Sende tattım yemişlerin cümlesini.
      Desem ki sen benim için,
      Hava kadar lazım,
      Ekmek kadar mübarek,
      Su gibi aziz bir şeysin;
      Nimettensin, nimettensin!
      Desem ki…
      İnan bana sevgilim inan,
      Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
      Ve soframda en eski şarap.
      Ben sende yaşıyorum,
      Sen bende hüküm sürmektesin.
      Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
      Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
      Günlerden sonra bir gün,
      Şayet sesimi fark edemezsen,
      Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
      Bil ki ölmüşüm.
      Fakat yine üzülme, müsterih ol;
      Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
      Ve neden sonra
      Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
      Hatırla ki mahşer günüdür
      Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum…

    37. Seni saklayacağım inan
      Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
      Şarkılarımda, sözlerimde.
      Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
      Ve kimseler görmeyecek seni,
      Yaşayacaksın gözlerimde.
      Sen göreceksin, duyacaksın
      Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
      Uyuyacak, uyanacaksın.
      Bakacaksın, benzemiyor
      Gelen günler geçenlere
      Dalacaksın…
      Bir seviyi anlamak
      Bir yaşam harcamaktır
      Harcayacaksın…
      Seni yaşayacağım, anlatılmaz
      Yaşayacağım gözlerimde
      Gözlerimde saklayacağım.
      Bir gün, tam anlatmaya
      Bakacaksın
      Gözlerimi kapayacağım
      Anlayacaksın…

    38. Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
      Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
      İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz bir şey
      Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
      Kaybetti kumarda gözlerim
      Kaybetti kumarda gözleri.
      Bir kuru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
      Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
      Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
      Yani her soluk alıp verişimizde bizim
      Bir mekik gibi kalbin
      Bir mekik gibi kalbim
      İşleyip durdu bu yitikliği yeniden.
      Ne kaldı
      Farkında mısın bilmem
      Gündüzler
      Gündüzler biraz azaldı…

    39. Sevgilim,
      yetimim benim,
      aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
      kapılar kapalı, dünya buzlu cam
      uyuşmuş gözlerimin önünde
      hayat akıp gidiyor, hiç kımıldamadan
      ikimizin yerine dinliyorum
      sevdiğin şarkıları
      siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
      gömleklerini, kazaklarını, kokunu
      senin rüyalarını görüyorum, ölür gibi uyurken
      gün boyu elimde kahve fincanı
      kapıyı açmıyorum
      telefonlara çıkmıyorum
      başını bekliyorum, geleceği olmayan hatıraların
      Sevgilim,
      yetimim benim,
      nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
      öldüğünden haberi yok fotoğraflarının…

    40. Aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
      Uzun bir hastalık gibi
      Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
      Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
      Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
      Bitti…
      Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
      Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
      Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
      İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
      Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
      Belki bir yağmur yağar akşama doğru
      Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
      Aşk da bitti diyordu ya bir şair
      Aşk bitti işte tam da öyle…

    41. Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım
      Yokluğunda… Yağmur yağar, kar yağar
      Günler kısalır, geceler uzar
      On parmağımın üstüne on mum yaktım
      Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım
      ***
      Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu
      Kanar bir yerlerim: Sevgilim
      Ufkunda bir yalnızlık aylasıyım
      Bir delta gibi genişleterek yokluğunu
      Sevgilim. Hep geceye sakladım sende bulduğumu…

    42. benim babam hamaldır güzelim
      her akşam çarşıdan anneme
      bir kucak aşk taşır

      benim annem hamaldır güzelim
      sabahtan akşama babama
      aş yerine aşk pişirir

    43. GİDİŞLERİM OLACAK

      Gidişlerim olacak benim,
      Gidişlerim olacak…
      Hasret hasret, gidişlerim olacak.

      Ne dağlar titreyecek,
      Ne karıncalar incinecek…
      Gidişlerim olacak benim,
      Gidişlerim olacak
      En sessizinden,
      Hatta en sensizinden…
      İki kişilik gideceğim,
      Tek gideceğim yolları,
      Yağmurlar yıkayacak,
      Aşkımdan kalanları.

      Gidişlerim olacak benim
      Yüreğim çarpa çarpa.
      Gidişlerim olacak
      Yolları yakacağım
      İçimin hasretinde,
      Sonra sicim sicim
      Ağlayıp gözyaşımda
      Söndüreceğim yangınları
      Ardımda küllerimi bırakacağım.

      Belki! Gözlerinde yaş olacağım
      Süzülüp gamzelerinden akacağım.
      Yanakların ıslanacak,
      Kalbine damlayacağım.

      Gidişlerim olacak,benim
      Anlatamadan, anlaşılamadan,
      Belki kahrederek,
      Belki küfrederek,
      Belki üzülerek…

      Gidişlerim olacak.
      Vedalar yaşayacağım,
      En sessizinden…

      Adem ÖZEL (SORGUNLU)

    Choose A Format
    Personality quiz
    Series of questions that intends to reveal something about the personality
    Trivia quiz
    Series of questions with right and wrong answers that intends to check knowledge
    Poll
    Voting to make decisions or determine opinions
    Story
    Formatted Text with Embeds and Visuals
    List
    The Classic Internet Listicles
    Countdown
    The Classic Internet Countdowns
    Open List
    Submit your own item and vote up for the best submission
    Ranked List
    Upvote or downvote to decide the best list item
    Image
    Photo or GIF