YOUTUBE KANALIMIZI TAKİP EDİN >>> YOUTUBE KANALA GİRİŞ İÇİN TIKLA
Frida Kahlo Sözleri, Frida Kahlo Resimleri : Sevgiyi bir kaç kelimeye sığdıran büyük bir kadın Frida Kahlo içindeki acıyı en ince şekilde yansıtmıştır bize. onu anlaya bilmek için aslında bir kaç söznü okumak yeterli olacaktır. “ölmesin diye çiçeklerin resmini yapıyorum“ demesi bize durumunu ap açık bir şekilde sunuyor. Gönüllerimize taht kuran Frida Kahlo Sözleri, Frida Kahlo Resimlerini sitemizden takip ederek sizde bu acıya ortak olacaksınız.
Frida Kahlo Kimdir?
Frida , ( ” 6 Temmuz 1907- 13 Temmuz 1954 “) Meksikada doğmuş bir ressamdır. Yirminci yüzyılın popüler ikonu haline gelen ünlü ressam, resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ve politikalarıyla gündemde kalmayı başarmıştır. Sanatı, sürrealist olarak görülmüşse de kendisi bu görüşe karşı çıkmıştır. Ressam Diego Rivera’nın eşidir.
Frida Alesi
Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ve Kızılderili asıllı Matilde Colderon’un kızı olan Frida Kahlo, 6 Temmuz tarihinde dünyaya gelmesine karşın doğum günü, ailesi tarafından Meksika’nın kurtuluşu olan 7 Temmuz olarak belirlenir. Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felci sonucu bacağı hasar görmüş, bacakları gelişmemiştir. Bundan dolayı “ Tahta Bacak Frida” denilmiştir. İyi bir eğitim alan Frida, eğitim hayatında edebi ve felsefi düşünüşünü oluşturdu. 19 yaşındayken geçirdiği trafik kazası bütün hayatını değiştirmiştir. Okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvaya çarpması sonucu birçok kişi yaşama gözlerini yumar; trenin demirlerinden biri Frida’nın sol kalçasında leğen kemiğine saplanır. Ömrünün kalan zamanını omurgası ve sağ bacağının dinmeyen acısı ile geçirecektir. 32 Kez ameliyat olan Frida’nın sakat olan bacağı 1954 yılına gelindiğinde kesilecektir.
Frida Zor Hayatı
Kazadan sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin yol göstermesiyle resime başlar. İçinde biriktirdiği acıları, hüzünleri resimlerinde ortaya çıkarır. İki yıl sonra yürümeye başlayan Kahlo, Meksika’da Kominist Partisi’ne üye olur.
Bir yandan politik resimlere ağırlık veren Kahlo, bu süre zarfında tanışmış olduğu ünlü ressam Diego Rivera ile romantik bir ilişki yaşamaya başlar. 21 Ağustos 1929’da Diego ile evlenir. Frida, Rivera’nın üçüncü eşi olur.
Bedenim beni bırakacak. Oysa ben hep o bedenin kurbanı olmuşumdur; biraz asi de olsa bir kurban işte. Biliyorum aslında birbirimizi yok edeceğiz, böylece mücadele sonunda ortaya hiç bir galip çıkmayacak. Düşüncenin sırf hasar görmemiş olmasından ötürü, tenden oluşan öteki maddeden kopabileceğini düşünmek ne hoş bir yanılsama.
Mutluluk nedir, biliyor musun? diye sordu Frida, muzip bir bakışla.
‘Sosyalizm olabilir ya da belki nirvana.”
Hayır öyle değil, şu an mutluluk nedir?
”Sıcacık öğle yemeğini getirdiğin çiçekli küçük sepet.”
Bak Diego, yine bulamadın. Şu an mutluluk, bu söylediğinin biraz daha ötesinde bir şey. Ben hamileyim. Duyuyor musun? Kurbağayla beyaz güvercin karması minik bir bebeğim olacak.
”Başıma gelen en iyi şey acı çekmeye alışmaya başlamam.”
Hep kendimi dünyanın en garip insanı olarak düşünürdüm. Fakat sonra dünyada ne kadar çok insan olduğunu düşünmeye başladım. Bu kadar çok insan arasında elbet benim gibi biri olmalıydı, kendini benzer yönlerden tuhaf ve kusurlu hisseden. Sonra onu hayal etmeye başladım. Bir yerlerde oturmuş onun da beni düşünüyor olduğunu hayal ettim. Yani eğer bir yerlerdeysen ve bunu okuyorsan ve bunu biliyorsan, evet, bu doğru ben buradayım ve en az senin kadar garibim.
Frida Kahlo’nun Diego ya yazdığı Mektuplar.
Frida Kahlo, Dieogo’ya öyle yürek sızlatan mektiplar yazmıştır ki; taş olsa eritecek cinsten bu mektupların Diego’ya etkisi ne olmuştur? Bu mektuplar karşısında Diego acaba Diego olmaktan hiç yerin dibine girmiş midir? Eğer Diego’ya duyulan bu aşk olmasaydı, Diego bu aşka bu kadar vefasız olmasaydı bu mektuplar dile gelmeyecekti.
Diego.
Gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum. Kendimi tuzağa düşmüş hissetmek, hiç kan korkusu olmadan, zamanın ve büyünün dışında, senin kendi korkunun ve büyük ıstırabının içinde, ve kalbinin atışında. Tüm bu deliliği senden isteseydim, biliyorum sessizliğinde sadece karmaşa olurdu. Bu saçmalıkta senden şiddet istiyorum ve sen, sen bana incelik veriyorsun, ışığını ve sıcaklığını. Seni resmetmek isterim, ama bu şaşkınlığım içerisinde, hiç renk yok çünkü çok renk var, büyük aşkımın somut hali.
Diego’m için.
Dünyalara sessizce hayat verenim, en önemlisi yanılsama olmaması. Gün doğumları, dost kırmızılar, büyük maviler, yaprak dolu eller, gürültücü kuşlar, saçta parmaklar, güvercin yuvaları, insanın mücadelesine dair ender bir kavrayış, saçma şarkının basitliği, kalbimdeki rüzgarın budalalığı = uyak yapma kızım = antik Meksika’nın tatlı çikolatası, ağızdan gelen kanda kopan fırtına – kasılma, alamet, kahkaha ve incinin saf dişten iğneleri, Temmuzun yedisinde bir hediye, istiyorum, alıyorum, şarkı söylüyorum, söyledim, bundan böyle bizim büyümüzün şarkısını söyleyeceğim – aşkımızı.
Hiçbir şey ellerinle kıyaslanamaz, hiçbir şey gözlerinin altın-yeşili gibi değil. Vücudum günlerdir seninle dolu. Sen gecenin aynasısın. Şiddetli bir şimşek çakışı. Toprağın nemi. Koltuk altlarının oyuğu benim sığınağım. Parmaklarım kanına değiyor. Tüm sevincim çiçek-çeşmenden fışkıran hayatı hissetmek ve sana ait tüm sinir yollarımı bununla doldurmak.
Diego’m:
Gecenin aynası. Gözlerin tenimde yeşil kılıçlar. Ellerimizin arasında dalgalar. Tamamın seslerle dolu bir boşlukta – gölgede ve ışıkta. Sana rengi yakalayan OKZOKROM dediler. Bana KROMOFOR – renk veren. Sen sayıların tüm kombinasyonlarısın. Hayat. Dileğim çizgileri şekilleri tonları hareketi anlamak. Sen gerçekleştiriyorsun ve ben alıyorum. Sözün boşlukta seyahat edip benim yıldızlarım olan hücrelerime ulaşıyor, sonra senin hücrelerine gidiyor ki onlar da benim ışığım.
Senden niye vazgeçtim Diego!
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
0 Comments