YOUTUBE KANALIMIZI TAKİP EDİN >>> YOUTUBE KANALA GİRİŞ İÇİN TIKLA
Seçkin yazarlarımızdan olan Oğuz ATAY kitaplarından derlenmiş birbirinden güzel sözler. Sizde benim gibi bir Oğuz ATAY hayranı iseniz günde bir kaç güzel sözünü okumadan duramıyorsanız burası tamda size göre. Sizde En sevdiğiniz Oguz atay Sözlerini yorumlar bölümünden bizimle paylaşmayı unutmayın.
Oğuz Atay Güzel Sözleri
Oğuz atay tutunamayanlar kitabından güzel sözler ile başlayalım. Eminim ki sizde aynı yerden başlamak isterdiniz. Güzel Sözler ekli olan resimlerin Konu başlıklarında belirtilen kitap isimleri ile alakası yoktur. 🙂 yorumlarda hatırlatacağınızı düşünerek şimdiden dile getiriyorum. Oğuz atay resimli sözleri sadece görsel bir şıklık katsın maksadı ile yapılmıştır.
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.
Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Kelimeden önce de yalnızlık vardı. Ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık.
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim.
Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende ‘alçaklık’ korkusu var.
Hayatım ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.
Ne kadar ürkünç bir iş. Kafamın içinde belirsiz yaratıklar olarak yüzen ve sadece var olmalarıyla yetindiğim cisimciklerin resmini çizmek. Rüyaların resmini çizmek kadar güç.
Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada?
Sevmek zor geliyor. Alışmamışım yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazen atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum.
Ben de hepinizden farklı bir solucandım kim bilir?
Oğuz ATAY Tutunamayanlar Olriç sözleri
Sizler için Oğuz Atay’ın aşk için söylenmiş unutamayacağınız en güzel sözlerini bir araya getirdik. Oğuz Atay’ın en sevdiği sözleri sizler için sıraladık.
Keşke nedir Olric?
Hatalarımız efendimiz.
Çok mu hata yaptık?
Keşke diyecek kadar efendimiz.
Güçlü olmak artık beni yoruyor Olric , ki buralarda bilmem, hangi uykunun, hangi köşesinde beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı.
Biliyor musun Olric, benim bir çok dostum var.
Görüyorum efendimiz
Hepsinin sırtınızda izleri var
Can çekişmek nasıl bir şey bilir misin Olric?
Hayır efendimiz, nasıl bir şey.
Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır Olric.
Sus Olric! Düşünüyorum.
Düşünmek ne haddinize efendimiz?
Descartes düşündükçe var oluyordu Olric.
Descartes düşündükçe var olur, siz düşündükçe yok olursunuz efendimiz…
Neden sadece bir hayal ürünüsün Olric?
Siz gerçeksiniz de ne oluyor efendimiz.
Kolundaki yaralar efendim?
Tutunurken öyle oldu Olric.
Ya yüreğindeki yaralar efendim?
Tutulurken öyle oldu Olric!
Peki ya gözlerindeki suskunluk; ne efendim.
Hiç dokunma. Sus Olric.
İnsan nedir bilir misin olric..?
Nedir efendimiz..?
Ağaçları kesip onlardan kağıt yapan
Sonrada o kağıtlara “Ağaçları Koruyunuz” Yazandır…
Hep geçer diyorlar ya Olric. Sence geçer mi?
Geçer elbet efendim; bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer.
Ama mutlaka geçer.
Can çekişmek nasıl bir şey bilir misin Olric?
Hayır efendimiz, nasıl bir şey.
Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır Olric.
Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı Olric?
Oklarımız bitene kadar efendim.
Şimdi al yalnızlığımı ört üzerine Olric.
Belki o vakit bırakıp her şeyi.
Gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden…
Oğuz Atay Sözleri Aşk
Derin bir ruha ve hassas bir kalbe sahip olan Oğuz Atay, sözlerinde de bu özelliğini yansıtmış ve okuyanlara en güzel aşk ve sevgi sözleri ile hitap etmeyi başarmıştır. Hayali arkadaşı Olric ile olan diyalogları ise aslında hemen herkesin dile getirmek isteyeceği türden anlamlar taşımaktadır. Merak edenler ve arayanlar için işte, resimli, anlamlı ve kısa Oğuz Atay sözleri…
En tehlikeli kelime ama’dır.
Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür!
Mesela, seni seviyorum ama gibi.Oğuz Atay
İlk çekingenlikler ne kadar tatlıdır.
Oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır.
Bütün gücüyle büyüyü bozmak,
buzları kırmak için uğraşır
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti.
Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim.
İnsan çok sevdiği halde neden her defasında terkedilir?
Ve beklenenler, neden hep vazgeçildikten sonra gelir?
Bir silgi gibi tükendim ben.
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım.
Mürekkeple yazmışlar oysa.
Ben kurşun kalem silgisiydim.
Azaldığımla kaldım.
Aşk bir yürek işidir..
Son bir şans daha verme, sevgine layık olmayana.
Merak etme, aşk yürek işidir ve yüreği olmayanın kalbi kırılmaz nasılsa.
Seni seviyorum ve yalnız seni görüyorum.
Seninle ilgiliyim başka her şeyi unutuyorum.
Sözün gelişi değil bu;
Ben sözümün eriyim
Başka anlamları olsaydı sözlerimin
Başka anlamlara uygun kelimeler bulurdum
Bir yerde söz biter…
İki kişi karşılıklı kendini tekrarlamaya başlar.
Yeni başlayan ilişkiler bile eskir böylece.
Hemen kaçacaksın ki aklın orada kalsın…
İyi geçinmek İki kişinin kusursuz olmasıyla değil
Birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur!
Bizi başkaları anlamaz Sevgi.
Başkalarının aklı başkadır.
Bu yüzden ikimizi hep garip bakışlarla süzmüşlerdir.
Şimdi beni de garip, bakışlarla süzenler var.
Ben onlara aldırmıyorum.
İnsanların beni beğenip beğenmemeleri umurumda değil artık.
Ben kendimi tanımakla ilgiliyim.
Oğuz ATAY resimli güzel Sözler
Ben yalnız kalmalıyım başka çarem yok.
Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı.
Tabiat, sırlarını bakmasını bilene açıklarmış.
Yalnız insanların kendi içinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.
Sırf onun eseri diye… Öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım. Herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur…
Yemek koyulurken, “bu kadar yeter” dedikten sonra mutlaka bir kaşık daha yemek koyan kişiye “anne” denir. Ve o her şeye değerdir.
Nereden başlıyorduk? İlk önce seviyor muyduk, yoksa ilk önce güveniyor muyduk?
Bazen gözlerde yaş akmaz ama kalp ağlar sessizce…
Cam kırıklıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın. Sussan; acıtır konuşsan kanatır.
Nereden başlıyorduk? İlk önce seviyor muyduk, yoksa ilk önce güveniyor muyduk?
Kimsenin yaşantısını beğenmedim. Kendime uygun bir yaşantı da bulamadım.
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.
Siz bilmezsiniz albayım, insanlık tek başına kollarımda can verdi. Yanında kimseler yoktu.
Söyle evladım’ diye teselli ederdi annem beni. Söyle de içine hicran olmasın. Hicran oldu anne.
Ben, senin bilinçaltı karanlıklarına ittiğin ve gerçekleşmesinden korktuğun kirli arzuların, ben senin bilinçaltı ormanlarının Tarzan’ı!
Koca bir ömrü harcamak dedikleri gerçeğin altını seninle çizdim ben.
Yemeye geldim seni. Benden kurtulamazsın. Ben, senin vicdan azabınım!
Koca bir ömrü harcamak dedikleri gerçeğin altını seninle çizdim ben.
Nedensiz ve sebepsiz sevdim seni. Çünkü bir sebebi olsa, aşk olmazdı bunun ismi.
Ne zaman hayata tutunmaya çalışsak, hep mahrem yerleri geldi elimize.
Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin… Yarı içtenliğiyle dayanmam zor benim…
İlk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. Oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. Bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır.
İyi geçinmek İki kişinin kusursuz olmasıyla değil. Birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur.
Son bir şans daha verme, sevgine layık olmayana. Merak etme, aşk yürek işidir ve yüreği olmayanın kalbi kırılmaz nasılsa.
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim.
Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?
Oysa bizim bütün güzelliğimiz, yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti.
İki kadına adamak istiyorum hayatımı. Biri “erkeğim” desin bana, diğeri sadece baba.
Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.
Siz bilmezsiniz albayım, insanlık tek başına kollarımda can verdi. Yanında kimseler yoktu.
Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor.
Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.
Oysa bazı insanlar vardır; en çamurlu yerlerden bile kolalı beyaz gömleklerini ve açık renk pantolonlarını kirletmeden çıkarlar. Böyle adamlar hayatta başarıya ulaşırlar.
Ben, senin bilinçaltı karanlıklarına ittiğin ve gerçekleşmesinden korktuğun kirli arzuların, ben senin bilinçaltı ormanlarının Tarzan’ı! Yemeye geldim seni. Benden kurtulamazsın. Ben, senin vicdan azabınım!
Gel seninle bir daha ağlayalım; yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanamayacaklara.
İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.
Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.
Provası yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün ne de yaşadıklarını silebilmek. Önemli olan, ilk defa değil son defa sevebilmek.
Neden yalnızlıktan şikayetçidir ki insan. Ne yani, mutlu olması için bir sevgiliye mi muhtaçtır her zaman.
İnsanlar bozuk para gibidir. İki seçenek vardır; yazı ya da tura. Bir yüzünü gösterirken bize diğer yüzünü zaman gösterecektir.
Kimsenin yaşantısını beğenmedim. Kendime uygun bir yaşantı da bulamadım.
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek; seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.
Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor.
Ben ölmek istemiyorum. Yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.
Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?
İçimden şehirler geçiyor, sen her durakta duruyor, inmiyorsun.
Bazen ne yaparsan yap yaranamıyorsun. Ve yaranamadıkça yaralanıyorsun.
Fotoğraf çekilirken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. Yani aslında ona bile mutluluk oyunu oynuyoruz.
Yaşar gibi yapmaktan özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan sıkıldım.
Bazılarımız şiirlere, şarkılara, filmlere, kitaplara tutunuyor. Sanırım artık insan tutunamıyor insana…
Ne ölmek nefessiz kalmaktır ne de yaşamak nefes almaktır… Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktadır.
Gözleriniz çok ses çıkarıyor Albayım…
Sen duydun mu sustukları mı
Zaten senin ‘’hiçin’‘ fesat..
Tarih bir tahriften ibarettir. Tarih, geçmişten geleceğe uzanan ve bugün gördüğümüz bir rüyadır. Bütün rüyalar gibi tarih de yorumlanabilir; ama görülürken değil.
Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.
Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?
İnsan çok sevdiği halde neden her defasında terkedilir? Ve beklenenler, neden hep vazgeçildikten sonra gelir?
Ben yaptığımda, bütün yanlışlar doğruydu.
Aklımdan çıkmıyor, aklım çıkıyor. O çıkmıyor!
Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.
Acının adaletli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyor bizi.
0 Comments