YOUTUBE KANALIMIZI TAKİP EDİN >>> YOUTUBE KANALA GİRİŞ İÇİN TIKLA
- Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım.
- Demek sen aşkı, sinüs ve kosinüse çok görüyorsun. Soyut aşk kavramı sende henüz gelişmemiş. Sen ve senin gibiler, ancak beş ile on elmayı toplayabilen basit insanlarsınız. Elle tutulan şeylerle düşünebilir, elle tutulan şeyleri sevebilirsiniz yalnız.
- Değişebilmek. Kendinin bile tanıyamayacağı yeni bir varlık olmak. Bütün canlıların olanca güçleriyle karşı koydukları bir değişim, başkalaşım. Korkutucu ve aynı zamanda çekici bir eğilim. Hücreler bütün güçleriyle, dış etkenlere karşı koyar ve vücuda girmek isteyen yabancı unsurları dışarı atmaya çalışırken değişebileceğini, onların bu kör inadını yenebileceğini düşünmek, insan için ne kadar zordu. Değişmek kendine yabancılaşmak demekti.
- Sevmek zor geliyor. Alışmamışım: yoruluyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben, her an uyanık olmalıyım.
- Ne yazık onlar ki kendilerine açılan saf bir kalbi zaaflarından istifade edilecek,istismar edilecek bir akılsız sayarlar.
- Hayat bir matematik aslında. Kimini acılarla bölüyor,kiminin kalbi mutlulukla çarpıyor,kimi hayatın güzelliklerini topluyor ama en önemlisi insan gidenin arkasından eksiliyor. O yüzden kimseye eksi olmayın çünkü eksi, ama, gibi ondan öncekileri yok etme gücüne sahiptir.
- Bir anlam aramamalı. Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur.
- Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da anormal dediler.
- Ben ölmek istemiyorum. Yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.
- Kalbimin atışının yavaşlamasını istiyorum. Yavaş yavaş atsın ki yorulup durmasın.
- Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım.
“Her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric.”
Evet, bu millet… Burada yaşayanlar , altıyüzyıl öncekilerden altıyüz yıl geride Olric.
Neredesin Olric? Ona her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu hissediyordu.
anlıyor musun Olric? Anlıyorum efendimiz. Anlamasan da olur. Kimse anlamasa da olur. Gerçek hürriyet budur Olric. Ben anlıyorum. Anlatamasam da olur.
“Kitaplar senin terbiyeni bozuyor Olric.”
Şimdi evde ne yapıyorlar acaba? Günlük hayatlarını yaşıyorlar efendimiz. Bir sarsınt:ı yanaştık Olric. Maceramıza başlayabilirsin artık.
+Bir dilek hakkım vardı
S’onsuzluk diledim olric.
-Dileğiniz gerçek oldumu efendim?
+Hayır Olric. S harfini biraz kısık söylemişim.
Satıcılar da gelişigüzel dizerler onları:
isimlerini bile öğrenmeden. Onlar için en iyi kitap, en çok satılan kitaptır. Müşterinin ne biçim bir insan olduğuna bakmadan, yalnız en çok satılan kitapları överler onlara. Bu adamları bir imtihadan geçirerek yeterlik belgesi verilmeli Olric. Herkes kitap satamamalı.
Gülmek , onun için bir korunma aracıydı . Bunu geç anladığım için de cezamı çekmeliyim Olric.
Bilinmez, Olric, bilinmez. Yarın güneşin nasıl doğacağını, bizi uykudan ne zaman uyandıracağını, geleceğin bizim için neler hazırladığını, kompartmana birdenbire nasıl bir insanın gireceğini, çantasında ne çeşit yolluklar bulunduğunu ve daha bir çok şeyi bilemiyoruz. İnsanların içinden neler geçtiğini ise hiç bilmiyoruz.
Bilinmez, Olric, bilinmez. Yarın güneşin nasıl doğacağını, bizi uykudan ne zaman uyandıracağını, geleceğin bizim için neler hazırladığını, kompartmana birdenbire nasıl bir insanın gireceğini, çantasında ne çeşit yolluklar bulunduğunu ve daha bir çok şeyi bilemiyoruz. İnsanların içinden neler geçtiğini ise hiç bilmiyoruz.
şaşırtıcı ve yeni hiçbir şey beklenmiyordu. her sabahın, bütün sabahlar gibi bir sabah olması bekleniyordu.
‘Bir kere başladık, bitireceğiz,’ derdi.
‘Bir kere doğduk, yaşayacağız.’
“Bir anlam aramamalı. Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur.”
“İyi geçinmek, iki kişinin kusursuz olmasıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur.”
“Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni…”
“Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum. Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Sen duydun mu sustuklarımı?”
“Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.”
“Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”
Çok beklemiştim. Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıyım. Oyalanacak durumum yoktu. Ezberlemiş olduğum bütün şiirleri okumalıydım, bütün kavgalarımı çıkarmalıydım, bütün kuruntularımı ortaya dökmeliydim.
Kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiç bir sorunu çözemez.
“Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim.”
“Herkesin istediği gibi yaşadığı uzak bir ülkenin özlemini duyuyorum.”
“ben iç dünyama dönüyorum.. orada hayalkırıklığına yer yok.”
Bütün düşüncelerimi emip bitirmekle suçluyorum sizleri. Bütün hayallerimi sömürdünüz ,gene de doymadınız. Büyük ve güzel şeyler yaratmama yardımcı olmadınız. Büyük bir sağırlıkla , kahredici bir dilsizlikle sustunuz güzelliklere. Geri istiyorum hapsettiğiniz duygularımı , düşüncelerimi.
“Geçer elbet efendim… Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer; ama mutlaka geçer”
- Ben de bilemedim, insan ölünce çok daha hafif olur sanmiştim
- Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.
- Sen birden çökeceksin Selim.Çünkü neden? Çünkü için boş senin. Birden, kollarımın arasında için boşalarak; birden üçüncü boyutunu kaybedip bir düzlem olacaksın ve ben de seni duvarda bir çiviye asacağım.
- Biletçi dediğim zaman biletçi, reisicumhurbaşkanı dediğim zaman da reisicumhurbaşkanı demek istediğimi, yalnız onu demek istediğimi, başka hiçbir şey kastetmediğimi belirtmenin hiçbir yolu yok mu? Ne diyorlarsa, yalnız onu demek isteyenler için geliştirilmiş düşünce ve ifade kuralları ne zaman bulunacak?
- Sevgide toplumculuk, diyormuş çocuk. Ben de ondan yanayım. Çıkarını düşünen insan, fakir de olsa, aynı derecede kötüdür. Selim, herkesin yüzüne bağırmak istedi, kötüsünüz diye. Ruhu ezildi. Kendi sesini duydu yalnız.
- Tolstoy, düşündüklerinizi yazmaya değer bulmuyorsanız yazmayın, diyor. Siz öyle bulamazsanız, gerçekten yazmaya değmezmiş. Tolstoy’a karşıyım. Yazıyorum. Bu, ancak beni ilgilendirir. Bu, beni ilgilendirir ancak.
- Kalbimin, ciğerlerimin ve midemin sağlam olduğunu öğrendim. Tansiyonum da normal. Radyoskopide kötü bir bulgu görülmedi. Böylece, doktorlara ve tıp bilimine olan güvenimi kaybettim.
- Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım; mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.
- Beni yıkın artık Günseli, derdi. Üstünüze çökmeden yıkın beni, yerime cam mozaik cepheli bir apartman yaptırırsınız. Size iki de daire, on bin lira da para verirler, geçinir gidersiniz. Çok beklemeyin, sonra üstümden yol geçirirler, belediyeden metelik alamazsınız.
- Doktor, bu doğruluk buhranının çok ileriye götürülmemesini tavsiye etti. Vücudun yalandan bu kadar temizlenmesi, ileride başka karışıklıklara yol açabilirdi. Hastanın iyileşmesi halinde yalana direnci sıfıra inebilirdi; böylece, en küçük bir yalan bile öldürücü bir etki yapabilirdi.
- Ona açıklardım: Bütün bu bilgilerle yetişen insanlar, bu heyecanlı düşünceleri sadece sıkıcı bir ders olarak değerlendirir; profesör de, sanıldığı gibi coşkunlukla anlatmaz bunları; yıllardır aynı sözleri tekrarlamaktan usanmıştır; öğrenciler de kültürlü değildir, Selim kadar kitap okumazlar, derslerden bir şey anlamazlar, nefes kesen nazariyeler onlar için ezberlenmesi gereken satırlardan ibarettir, bütün gün kantinde bu konuları hiç konuşmazlar, nefret ederler onlardan, üniversite biter bitmez kitapları yakmaya kararlıdır birçoğu, bütün bunlar bir asli maaş meselesi, bir gelecek endişesi için yapılır. Bana inanmadı.
- İçimdeki düzenle ilgiliydi huzursuzluğum. Dışımdaki düzenle bir ilgisi yok.
- Yeni olan her şeye isyan ediyor vücut, dünyanın en rahat yatağında ilk yattığı gece uyuyamıyor.
- İz bırakmayan bir suçlu kriminoloji tarihinde görülmemiştir. Deniliyor ki birçok insanın kanına girmiş olan Kafka bile bütün evrakını yakmamış.
- “Herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan , oturduğum yerde de beni bulur…”
- Güzeli anlatamamak, rüyada bağırmak isteyip de sesi çıkmayan insanın dehşetine düşürüyordu onu.
Tutunamayanlar Olric Sözleri ve sayfaları Oğuz Atay Olric hangi kitapta Oğuz Atay Olric kimdir Olric Sözleri Oğuz Atay tutunamayanlar Olric sayfa Oğuz Atay Sözleri Kısa Olric sözleri tumblr Olric sözleri instagram
0 Comments